KUZEY HABER AJANSI
Kış mevsiminin ağır ve uzun yaşandığı Rus Coğrafyası'nın büyük şehirlerinde; dışarıda zaman geçirmek hayli kıymetli. Ruslar’ın yaz aylarına verdiği değer, bahçe tanzimi; çiçek yetiştiriciliği ve peyzaja gösterilen ilgiden de anlaşılıyor. Şehir idaresi ve üniversiteler de vatandaşların bu ilgisini, kamu yararı için kullanıyor.
Propekt Mira'daki Botanik Bahçesi, Moskova'da bulunan en eski bahçelerden. 310 yılı geride bırakan bahçe, Büyük Petro zamanında şehre kazandırılmış. Sonraki hükümdarlar da deyim yerindeyse bahçenin üzerine titremiş. Hızla büyüyen Moskova'da kural tanımaz şehircilik uygulamalarına rağmen bahçeye dokunulmamış.
Sovyetler döneminde bilim adamlarının yönetimine verilen bahçe hâlâ Moskova Devlet Üniversitesi'ne bağlı. Eğitim programlarını sürdüren bilimadamları, araştırmalarını da burada gerçekleştiriyor. Üstelik şehrin merkezindeki bu alanı halkla paylaşıyorlar. Bahçenin Müdürü Anton Pavloviç Dubinyuk, bunun çalışmalarına güç verdiği inancında. Dubinyuk bahçe hakkında şu ifadeleri kullandı:
“Burada güzellik, tarih ve bilim birarada. Biliyorsunuz şehirde hava güzelleşince çiçek festivalleri başlıyor. Bunlara elimizden geldiğince yardım ediyoruz. Şu anda laleye büyük ilgi var. Lale de yetiştirmesi zor bir çiçek. Hem vatandaşlar, hem festival katılımcıları bu noktada ciddi desteğe ihtiyaç duyuyor. Tabii ki bu desteği veriyoruz. Vermeye de devam edeceğiz. Biz burada halktan kopuk bilimle ilgilensek bu kadar etkili olamayız. Bilim adamlarımız halkın ilgisinden çok memnun. Yaz boyunca biz de değişik programlar düzenleyerek bu ilgiye cevap vermeye çalışacağız.”
Parkta iki yüzün üzerinde çiçek ve ağaç türü mevcut. Büyük göletlerin de yer aldığı büyük bahçenin kapladığı alan yaklaşık 7 hektar. Hem Moskovalılara, hem de yabancı turistlere haftanın her günü açık olan büyük bahçenin girişindeyse restoran ve kafeler var.
Bahçede Mayıs ayının sonunda yeni bir bölümün açılması bekleniyor. Burada tohumlar, fidanlar ve bahçe aksesuarları satışa sunulacak. Bahçeye olan ilginin artacağına inanan yetkililer, ABD ve Avrupa'dan peyzaj öğrencilerinin katılacağı ve Haziran ayında açılacak serginin hazırlıklarına da devam ediyor.
TİRAN BOTANİK BAHÇESİ
Tiran'da Enver Hoca'nın iktidarı döneminde kullandığı gösterişli ev, özel bir bahçeye sahip. 1991 yılından bu yana botanik bahçesi adını alan bölge, yüzlerce farklı bitki türünü barındırıyor. Bahçe; şehrin güneyinde ormanlık alanda yer alıyor. Bahçede tarihi bir ev de var. İlk yıllarında Enver Hoca tarafından kullanılan evde özel misafirler ağırlanıyordu.
Zamanla botanik bitkilerin dikildiği bahçeye 1991'den sonra botanik bahçesi adı verildi. Enver Hoca'ya ait ev de restorana dönüştürüldü. Tiranlılar’ın sıklıkla ziyaret ettiği botanik bahçesinde 1400 farklı bitki mevcut. Burada çeşitli kuş türlerinin yanı sıra ormanda yaşam süren hayvanlar da ziyaretçileri karşılıyor.
Tiran Üniversitesi Doğa Bilimleri Fakültesi tarafından, araştırmalar için kullanılan Tiran Botanik Bahçesi’ni genişletme çalışmaları sürüyor. Bahçenin müdürü Romeo Alinikaj şu şekilde konuştu:
“Maalesef bu güzel yerler uzun yıllar sadece devlet yetkililerine hizmet verdi. Enver Hoca döneminde buraya giriş yasaktı. Daha sonra açıldı. Bahçemiz çok çeşitli bitki türlerine ev sahipliği yapıyor. Önümüzdeki aylarda bir düzenlemeye gideceğiz ve buranın bitki çeşitliliğini artırmayı hedefliyoruz. Tiran’ın yanı sıra çevre şehirler ve ülkelerden de ziyaretçileri ağırlamayı planlıyoruz. Çünkü hepimizin doğaya ihtiyacı var ve doğayı daha çok korumalıyız.”
Tiran Botanik Bahçesi’nde en fazla ilgi çekenlerse Midilli atları. Bir veteriner hekim tarafından sürekli kontrol edilen atlar, Tiran Botanik Bahçesine renk katıyor. Şehir merkezine yakın mesafede bulunan Botanik Bahçesi her yaştan Tiranlı’nın spor yapmak için tercih ettiği adreslerden biri aynı zamanda.Burada temiz hava ve doğayla buluşan Arnavutlar, şehrin karmaşası ve kalabalığından uzaklaşmanın keyfini çıkarıyor.
BALTALİMANI JAPON BAHÇESİ
İstanbul, coğrafi ve mimari özelliklerinin yanı sıra tabiatı ve florasıyla da ün salmış kadim bir şehir. Renkli ve farklı kültürlerin izlerinden biriyse yüzyıllara uzanan bahçe kültürü. Tarih boyunca kurulan bahçeler güzellikleriyle birbirlerini besledi, hem görsel estetiğe hem de tıbbî amaçlara hizmet etti.
Roma bahçe kültürü, havuzlu ve fıskiyeli bizans bahçe tarzı, Osmanlı bahçeleri üzerinde de etkisini gösterdi. Modern anlamda ilk botanik bahçenin kuruluş tarihiyse Osmanlı döneminin son yüzyılına denk geldi.
1839'da Galata Sarayı Botanik Bahçesi adıyla açılan mekan 1848'de çıkan yangınla yok oldu. Cumhuriyet döneminde hayata geçirilen ilk resmî botanik bahçe ise Alfred Heilbronn'un adını aldı. İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'ne bağlı bahçe, botanik bilimci Prof. Dr. Alfred Heilbronn, Prof. Dr. Leo Brauner ve zoolog Prof. Dr. Andre Naville tarafından 1932'de kuruldu.
Dünya genelinden çeşitli botanik bahçelerinden getirilen tohumlarla zenginleştirilen bahçede bugün 600'ün üzerinde bitki çeşidi var. Uluslararası botanik baheçelerine kayıtlı iki bahçeden biri olan bu bahçede yer alan seralarda da 1000'in üzerinde tropikal bitki mevcut. İçerisinde her türlü bitkinin barındırıldığı, incelendiği, araştırıldığı bahçe, nesli tehlikede olan bitkileri de koruma altına alıyor.
İstanbul'da bahçe kültürü denilince akla gelen bir diğer adres ise Baltalimanı Japon Bahçesi. 125 yıllık geçmişe sahip Türk-Japon dostluğunu pekiştiren mekânlardan biri olan bu yer Japon bahçe kültürünün inceliklerini yansıtıyor.
Türkiye'de 2003 yılının Japon Yılı olarak ilan edilmesiyle hizmete giren bahçeyi akçaağaçlar ve sakura ağaçları süslüyor. İnsanların doğayı minyatürize edip kendi bahçelerine taşımasıyla ortaya çıkan Japon bahçeleri, karakteristik olarak doğayı kullanmakla birlikte, her dönemin değişen sanat akımlarına da göre farklılık gösteriyor.
BEYRUT PARKI
Lübnan tarihinde özel bir yere sahip olan Beyrut Parkı, bütün bölümleriyle halka açılacağı tarih için gün sayıyor. Zengin bir dini ve mezhebi toplumsal yapıya sahip şehrin tam orta yerinde yer alıyor.
Parkın tarihi yüzyıllar öncesine dayanıyor. Bu bölge daha önceleri çam ağaçlarıyla meşhurmuş. Bazı rivayetlere göre de şehre Beyrut ismini veren de burası olmuş. Park üç yüz dönüm alanı kapsamakta. Yaşlanmış çam ağamlarının yanısıra binbir çeşit çiçek ve bitkiyi de barındırıyor.
Çam ağaçları tam bir oksijen deposu görevi görüyor. Parkın içi ve etrafındaki huzur ortamı şehrin hengâmesinden kaçmak için bir adres. Ancak park halka kapalı... İç savaş yıllarında farklı grupların arasında kalan bu bölge çatışmalara da sahne olmuş. İç savaşın bitmesinin ardından da bazı girişimler olduysa da bu zamana kadar kapalı kalmış. Ancak önümüzdeki ay tekrar kapılarını açacak.
Beyrut iç savaşın izlerini üzerinden atmaya çalışıyor. O döneme ait kötü hatıralardan biri de burası. Parkın açılması ve halkın tekrar ortak bir alanda buluşması kötü hatıraların üzerine sünger çekebilir.
Beyrut parkı şimdilik sadece Cumartesi günleri halka açık. Restorasyon ve çevre düzenleme çalışmaları ağır da olsa devam ediyor. İç savaş yıllarında Filistinli savaşçıları barındırdığı gerekçesiyle İsrail'in bombaladığı park Beyrutlularla tam anlamıyla buluşacağı günü bekliyor.
KOSOVA’DA BAHARLA BİRLİKTE DOĞA UYANDI
Tarihi ve kültürel mirasıyla Balkanlar’ın gözdesi olan Kosova, baharın gelişiyle birlikte yeniden canlandı. Dağlık alanlarıyla bilinen ülkede ağaçlar yeşillenmeye, kışın etkisini üzerinden atan bahçeler rengârenk çiçekler vermeye başladı.
Dağlık alanlarıyla bilinen ülkede baharın gelişiyle park ve bahçelerin onarım çalışmaları yapıldı. Başta Prizren Belediyesi olmak üzere Kosova genelinde bulunan yeşil alanlar yeniden düzenlendi.
Rengârenk çiçeklerle bezeli bahçe kültürü Kosova'da Osmanlı döneminden bu yana devam ettirilen bir gelenek halinde. Kentlerin geliştirilmesi projeleri kapsamında ülke genelinde artık kullanılmayan binaların yerine park alanları yapılıyor. Bu alanları özel kılan ise elbette küçük bahçeleri oluyor.
TİKA tarafından yeniden onarılan Sinan Paşa Camii avlusu ve bahçesi de bunlardan sadece biri. Kentin en görkemli bahçesi ünvanına sahip Sinan Paşa Bahçesi, kentin yerlileri kadar turistlerin de uğrak noktası sayılıyor.