KUZEY HABER AJANSI
Irak, Türkmen nüfusun en yoğun olduğu ülkelerin başında geliyor. Farklı rakamlar telaffuz edilse de Irak genelinde 3 milyon civarında Türkmen yaşadığı tahminm ediliyor. Türkmenler ülkenin kuzeyinden başlayıp başkent Bağdat'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşıyor. Telafer, Musul'un bazı ilçeleri, Kerkük, Erbil, Tuzhurmatu, Taze Hurmatu, Dakuk ve Kifri gibi bölgeleri kapsayan bu coğrafyaya Türkmeneli de deniyor.
Irak’ta Türkmenler’in yaşadığı coğrafya siyasi açıdan birçok parçaya bölünmüş durumda. Kimi Türkmen kentleri merkezi hükümete bağlıyken, bazı Türkmen bölgeleri de Kürt yönetimine bağlı topraklar üzerinde bulunuyor. İki yönetim arasında kalan tartışmalı bölgelerde de birçok Türkmen kenti bulunuyor. Bu yüzden Kerküklü Türkmenler’in sorunları ile Telaferli Türkmenler’in sorunları farklılık teşkil ediyor.
2014 yazında yaşanan DAİŞ saldırılarından en çok etkilenen bölgeler arasında da Türkmen kent ve kasabaları geliyor. Bugün Erbil ve Kerkük Kent Merkezi haricinde neredeyse tüm Türkmen bölgeleri DAİŞ’in saldırılarının yıkıcı etkilerini yaşıyor.
Türkmenler için şimdilik en önemli tehdit DAİŞ terörü. Ancak yıllar boyunca Türkmenler siyasi ve kültürel haklarını almak için de mücadele vermek zorunda kaldı. Baas yönetimi sırasında anadilde eğitim ve anadilde yayın gibi haklar neredeyse hiç verilmedi.
Ancak 1991'de ülkenin kuzeyinde çıkan ayaklanmalar neticesinde Türkmenler de bazı haklara sahip olabildi. Türkmence yayın yapan televizyonlar kuruldu, Türkmen partileri siyasi hayata girdi. Dağınık durumda olan irili ufaklı birçok parti 1995 yılında bir araya gelerek Irak Türkmen cephesini kurdu. Ancak bugün hala Irak Türkmen cephesi dışında birçok Türkmen Partisi de özellikle ülkenin kuzeyinde aktif.
Irak Türkmenleri arasında mezhep ayrımı da bulunuyor. Sayıları tam oalrak bilinmemekle birlikte Şii ve Sünni Türkmen gruplar mevcut. Özellikle Şii Türkmenler’in ülkenin güneyinde Dawa partisi ya da Ahrar Bloğu gibi yapılarda siyaset yaptığı da biliniyor.
Anadilde eğitim konusunda da Irak Türkmenleri son 20 yılda önemli kazanımlar elde etti. Kerkük ve Erbil gibi Türkmenler’in yoğun yaşadığı kentlerde Türkmen okulları kuruldu. Bu okullara Türkiye'den de ders malzemesi takviyesi yapıldı. Kimi zaman Türkmen öğretmenlere Türkiye'de eğitim verildi.
2014'teki DAİŞ saldırılarına kadar Irak hükümeti kontrolünde kalan Musul veya Telafer gibi bölgelerde ise anadilde eğitim hakları hayli sınırlı kaldı. Okullarda seçmeli olarak Türkmence derslerin sunulduğu bu bölgelerde ancak özel talep gelirse sadece Türkmence eğitim veren sınıflar açıldı. Ancak DAİŞ saldırılarının yaşanması ile bu bölgelerde Türkmence eğitim tamamen durdu.
DAİŞ’İN İŞGALİNDEKİ TÜRKMEN İLLERİ
Irak’ta DAİŞ saldırıları ile beraber Türkmenler’in yaşadığı coğrafyaların da statüsü değişti. Dengelerin değiştiği yerlerin başında Kerkük geliyor. Kerkük, DAİŞ saldırıları sonrasında Irak ordusunun çekilmesi ile Haziran 2014’te peşmerge kontrolüne geçti. Kerkük petrolleri de Kürt yönetimi tarafından ihraç edilmeye başlandı.
Kerkük'ün kontrolü yaklaşık 10 yıldır Bağdat ile Erbil arasında tatışmalara neden oluyordu. Kentin kontrolünün kimde kalacağına referandumla Kerküklüler’in karar vermesi öngörülüyordu. Ancak Erbil yönetimi DAİŞ saldırılarından sonra böyle bir referanduma gerek kalmadığını ve Kerkük’ün nihai olarak Kürt yönetimi kontrolüne geçtiğini iddia etmeye başladı.
Bağdat ise Erbil’in bu iddialarına tepkili. Iraklı siyasetçiler halen Kerkük’te bir referandum yapılmasının gerekli olduğu savunuyor. Kerküklü Türkmenler ise kentlerinde bir emr-i vakiye izin vermeyeceklerini belirtiyor. Birçok Türkmen siyasetçi ise Kerkük'e özel bir statü verilmesi gerektiğini belirtiyor.
Yine Türkmenler’in, Kürtler’in ve Arapların beraber yaşadığı bir başka kasaba olan tuzhurmatu’da ise bir türlü sukunet sağlanamıyor. Kasaba son olarak Peşmerge ile Haşd el Şaabi milisleri arasındaki çatışmalara sahne oldu. Peşmergelerden ve Türkmen Haşd el Şaabi birliklerinden onlarca kişi bu çatışmalarda hayatını kaybetti.
Telafer gibi bazı Türkmen bölgeleri ise 2014 Haziran’ından beri DAİŞ terör örgütünün elinde. Bu bölgede yaşayan Şii ve Sünni Türkmenler ise canlarını kurtarmak için çareyi evlerini terk etmekte buldu. Halihazırda bu Türkmenler’in büyük bir kısmı Erbil ve Duhok etrafındaki kamplarda yaşıyor. Onlar da 3 milyondan fazla Iraklı gibi mülteci kamplarında hayata tutunmaya çalışıyor. Telaferli Türkmenler’in bir gün evlerine dönüp dönemeyeceği ise belirsiz.
BEŞİR KÖYÜ
2014 yılının Haziran ayında DAİŞ terör örgütü önce Irak'ın en büyük ikinci kenti Musul'u aldı. Ardından Irak'taki birçok kent ve kasaba birkaç gün içerisinde DAİŞ'in eline geçti. Bunların arasında Türkmen köy ve kasabaları da vardı. Beşir de DAİŞ tarafından işgal edilen Türkmen köylerinden biri oldu.
Köy, yaklaşık iki yıl DAİŞ işgalinde kaldı. Bu süre zarfında örgüt, çevredeki Türkmen köy ve kasabalarına da Beşir'den birçok saldırı düzenledi. Ancak Nisan ayı sonunda Türkmen Haşdi Şaabi Birlikleri ve Peşmerge güçleri bölgede bir operasyon gerçekleştirdi. Kısa süre içerisinde köy, DAİŞ'ten geri alındı.
İki yıl süren DAİŞ işgali ve kurtarma operasyonu sonrasında Beşir köyünün tamamına yakını harabeye dönmüş durumda. Evlerin çoğunu birbirine bağlayan tüneller kazıldığı da görülüyor. Çatışmalarda ölen DAİŞ militanlarının cesetleri ise hala yıkılan binaların altında. Bin 250 hanelik Beşir Köyü’nde zarara uğramamış tek bir eve rastlamak mümkün değil.
Köy kurtarılmış olsa da tehlikenin tamamen geçtiğini söylemek için henüz erken. Zira DAİŞ geri çekildiği tüm bölgelere olduğu gibi Beşir'e de birçok patlayıcı madde yerleştirmiş durumda. Bu nedenle evlere yaklaşmak tehlikeli. Ayrıca DAİŞ neredeyse her gün güneydeki Reşat bölgesinden Beşir'i bombalamayı sürdürüyor. Örgüt bu saldırılarda kimyasal silah da kullanıyor.
Türkmen Haşdi Şabi birliğine mensup askerler köyün Türkmen kontrolünde olduğuna da dikkat çekiyor. DAİŞ, Beşir'deki evlerin, camilerin, okulların ve devlet dairelerinin yanı sıra köyde bulunan Irak Türkmen cephesi binasını da yerle bir etti. Köye geri dönen Türkmenler ise binanın bulunduğu yere bir tabela ve bayrak astı. Beşir Köyü geri alınmış olsa da bölgede yıkım büyük. Aynı zamanda saldırılar ve güvenlik tehdidi de sürüyor. Bu yüzden halkın evlerine ne zaman dönebileceği hala belirsiz.
DAİŞ SALDIRILARA DEVAM EDİYOR
Beşir Köyü yaklaşık 10 gün önce DAİŞ'ten geri alındı ancak köye yönelik güvenlik tehdidi halen sürüyor. Örgüt Beşir yakınlarında kontrolünde tuttuğu bölgelerden saldırılarına devam ediyor. Bundan birkaç hafta önce DAİŞ'in Taze Hurmatu ilçesine gerçekleştirdiği kimyasal saldırıda yüzlerce kişi yaralanmıştı. Benzer saldırılar Beşir Köyü’ne de yapılıyor.
Son saldırıda 40'tan fazla kişi zehirli gazdan etkilendi. Bu kişilerin tedavisi bölge hastanelerinde yapıldı. Beşir kasabasını Peşmerge Gücü ile Şii milislerden oluşan Haşdi Şabi Türkmen gücü ortak hareket ederek aldı. Hâlihazırda Beşir Köyü’nde güvenliği peşmerge ve Haşdi Şabi milisleri birlikte sağlıyor. Ancak güvenlik zaman içerisinde kademeli olarak yerel polise teslim edilecek.
BAĞDAT - ERBİL ARASINDAKİ TUZHURMATU
Türkmen, Kürt ve Araplar’ın birarada yaşadığı Tuzhurmatu da Bağdat ile Erbil arasındaki anlaşmazlık bölgelerinden biri. Son döenmde ise kasaba Peşmerge ve Türkmen Haşdi Şabi milisleri ararındaki çatışmalarla gündemde. Taraflar arasında şimdilik bir ateşkes ilan edildi ancak bölgede durum hala gergin.
Tuzhurmatu'da 23 Nisan günü Peşmerge ile Şii Haşdi Şaabi milislerinin Türkmen gücü arasında çatışmalar başladı. Onlarca kişinin ölümüne ve yaralanmasına yol açan çatışmalar yaklaşık beş gün sürdü.
Kerkük'ün en büyük ilçesi olan Tuzhurmatu’da bir hafta boyunca süren çatışmalar sırasında taraflar 5 defa ateşkes için masaya oturdu. Tuzhurmatu'ya bağlı Hileva Askeri Havalimanı'ndaki son toplantıya, Kerkük Valisi Necmetin Kerim, KYB Kerkük Teşkilat Sorumlusu Aso Mamend, Haşdi Şabi Genel Sekreter Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis ve Bedir Tugayları Lideri Hadi El Amiri katıldı.
Taraflar, bölgedeki güvenlik durumunu görüştü. Görüşme sonrası imzalanan anlaşma uyarınca Peşmerge ve Haşdi Şabi güçleri kentin dışına çıkarıldı. Ayrıca Tuzhurmatu'da polis müdürlüğünün öncülüğünde ortak bir harekât odası kurulmasına da karar verildi. Geçen yıl DAİŞ’e karşı aynı safta yer alan Haşdi Şaabi ile Peşmerge’den oluşan ortak güç bundan böyle kentte güvenliği ortak sağlayacak.
Anlaşmanın ardından Peşmerge güçleri ilçedeki kuşatmayı sonlandırırken Haşdi Şabi milisleri de ilçe merkezinden güçlerini çekmeye başladı. Ancak ateşkesin sağlanmasına rağmen bölgede hava gergin. Yetkililer çatışmaların yeniden başlanmasından da endişe duyuyor. Zira ilçe son çatışmaların ardından etnik ve mezhepsel olarak ikiye bölünmüş durumda. Ateşkesin ardından açıklamalarda bulundan Haşdi Şaabi yetkililerinden Kerim El Nuri; “Tuzhurmatu ilçesini Kürtleştirmek veya Türkleştirmek isteyenler hayal kuruyor” ifadelerini kullanmıştı.
TELAFER İKİ YILDIR DAİŞ İŞGALİNDE
Irak'taki Türkmen kentlerinden Telafer halen DAİŞ işgali altında. Kuzey Irak'taki Bölgesel Parlamentonun Üyesi ve Irak Türkmen Cephesi Yürütme Kurulu Üyesi Aydın Maruf, Telafer için de kurtuluş olabilecek Musul operasyonu gündeme her geldiğinde, Irak'ın yeni bir krize sürüklendiğine dikkat çekti.
Telafer'deki Türkmen nüfusun bölgeyi terk etmek zorunda kaldığını hatırlatan Aydın Maruf, Musul ve özellikle Telafer'e yönelik bir kurtarma operasyonunda Türkmenler’in de yer alması gerektiğini dile getirdi.
BAYIRBUCAK’TA SON DURUM
Suriye'nin Bayırbucak Türkmen bölgesindeki muhalifler, Esad rejimine karşı verdikleri mücadeleyi devam ettiriyor. Rejim güçlerinin bombardımanına karşı 4 yıldır direnen Türkmendağı'ndaki birlikler, geçen yılın Eylül ayında Rusya hava saldırılarının başlamasının ardından, topraklarının yüzde 80'ine yakınını kaybetti.
Lazkiye kentinin kuzeyinde yer alan Bayırbucak Türkmen bölgesinin Türkmendağı olarak adlandırılan dağlık bayır kısmını yaklaşık 4 yıldır ellerinde bulunduran Türkmenler, 9 ay önce Rusya'nın savaşa dâhil olmasıyla yoğun saldırılara maruz kaldı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'in memleketi Lazkiye kenti, Akdeniz sahili ve Rusya'nın Tartus Limanı’na kurduğu askeri üsse yakınlığı nedeniyle stratejik önem taşıdığı için Rus savaş uçaklarının ilk ve en fazla hedef aldığı noktalardan biri oldu.
Rus saldırılarıyla birlikte cephe hatlarından başlamak üzere Türkmen köyleri birer birer boşaltıldı. 15 bine yakın kişi, Yayladağı ilçesinde sınırın sıfır noktasına kurulan kamplara ve Türkiye'ye sığındı. Ruslar’ın hava saldırısının ardından kara harekâtına başlayan rejim güçleri yaklaşık 6 ay içerisinde Kızıldağ, Burc El Kasab gibi stratejik tepelerin yanı sıra 36 yerleşim yerini işgal etti.
Aynı anda Türkmendağı'nın batısındaki Cebel Ekrad bölgesinde de ilerleyen Rusya destekli rejim güçleri her iki bölgede de muhaliflere karşı üstünlük sağladı. Bölgedeki muhaliflerin verdiği bilgiye göre, Rusya'nın Suriye'de hava saldırılarına başladığı tarihten bu yana Türkmendağı'nda 300'e yakın kişi hayatını kaybetti, en az bin kişi yaralandı.
Diğer yandan bölgedeki köylerde hâkimiyet sağlamaya çalışan Esad güçleri de kayıp veriyor. Son 2 ay içerisinde Kelez Köyü ve Sarraf mevkisine 15 kez girmeye çalışan Esad ordusunun, bölgeyi üç kez almasına rağmen, Türkmenler’in direnişi sonucu önemli kayıplar vererek geri çekildiği belirtiliyor.
Bölgede mücadeleye devam eden Türkmen birliklerinin, son günlerde bölge hastanesi ve çadırların vurulmasıyla çıkan orman yangınları nedeniyle de zor günler geçirdiği bildiriliyor. Türkmen Dağı'nda kontrolün el değiştirmesi durumunda, Esad'a bağlı birliklerin İdlib ve Halep'e doğru ilerlemesinin de kolaylaştırabileceğine dikkat çekiliyor.
SURİYE TÜRKMENLERİ
Türkmenler, Suriye'deki ikinci büyük etnik grubu oluşturuyor. Ülkede halen Türkçe konuşan Türkmenler’in sayısı yaklaşık bir buçuk milyon. Ancak Suriye'deki Türkmen varlığı bu rakamın çok üzerinde.
Zira yüzbinlerce Türkmen, Baas döneminde uygulanan asimilasyon politikaları sonucu ana dilinden mahrum bırakıldı. Son dönemde özellikle Bayırbucak Türkmenleri maruz kaldıkları saldırılar nedeniyle uzun süre Türkiye gündeminde yer aldı.
Bayırbucak Bölgesi 1921'de Türkiye ve Fransa arasında imzalanan Ankara anlaşması neticesinde, Hatay gibi Türkiye sınırıları dışında kaldı. 1939 yılında Hatay anavatana katılsa da, Bayırbucak bölgesi Suriye sınırları içerisinde kaldı. Bugün bu bölgede kalan Türkmenler’e Lazkiye Türkmenler’i de deniyor.
Bayırbucak Türkmenler’i son dönemde çok konuşulmuş olsa da Suriye'de Türkmenler sadece bu bölgede değil; başkent Şam, Halep, Lazkiye, Tartus, Hama, Humus, Dera ve Kuneytra gibi pek çok kentte yaşıyor. Ancak bu ailelerin önemli bir kısmı Türkmen olmalarına rağmen Arapça konuşuyor.
Suriye yönetimi yıllar boyunca ülkedeki Türkmen nüfusun siyasi ve kültürel taleplerini görmezden geldi. Baas yönetiminin kendisi dışındaki siyasi hareketlere izin vermemesinden ötürü, Türkmenler Suriye içinde bir siyasi harekete sahip olamadı.
Pek çok Türkmen de bu koşullar altında çareyi baas partisi bünyesinde siyaset yapmakta buldu. 2012 yılında bir suikast sonucu öldürülen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Hasan Türkmeni gibi isimler siyasette ön plana çıksa da, bu durum Türkmen nüfusun geneline yayılmadı.
Türkmenler’in anadilinde eğitim alması da Suriye'de mümkün olmadı. Ayrıca Türkmenler’in kendi dillerinde yayın yaptıkları medya kuruluşlarıma da izin verilmedi. Yine birçok Türkmen köyünün ismi de Şam yönetimi tarafından değiştirildi. Suriye'deki Türkmen nüfusun başlıca geçim kaynağı ise el sanatları ve tarım olarak kaldı.
2011 yılında Esad rejimine karşı başlayan barışçıl gösterilerin, Şam yönetiminin sert müdahalesiyle bir iç savaşa dönüşmesinden sonra, Türkmen nüfusun büyük bir bölümü muhaliflerin safında yer aldı.
Silahlı Türkmen unsurlar, daha çok kendi bölgelerinin güvenliğini sağlamak için mücadele ediyor. Lazkiye kırsalından Türkmen Dağı'na kadar uzanan alanda yer alan onlarca Türkmen köyü bu güçler tarafından korunuyor. Türkmenler’in iç savaş boyunca kaç kayıp verdiği kesin olarak bilinmiyor. Ancak özellikle Rusya'nın hava operasyonları gerçekleştirdiği ve rejim güçlerinin kara harekâtı başlattığı dönemlerde kayıpların arttığı belirtiliyor.
TÜRKİYE’NİN SURİYE TÜRKMENLERİ’NE YARDIMLARI
Türkiye Suriye'deki iç savaştan en yakından etkilenen ülkelerden biri oldu. Güney komşusunda insani bir krizin patlak vermesi ile beraber Türkiye milyonlarca mülteciye de ev sahipliği yapmaya başladı. Bu mülteciler arasında Suriyeli Türkmenler de önemli bir yer tutuyor.
Özellikle Bayırbucak'a yapılan saldırılar süresinde, Türkiye bölgeden kaçan Türkmenler’e kapılarını açtı. Binlerce Türkmen Türkiye'de kurulan kamplarda yaşamaya başladı. Türk Kızılayı ve Afad gibi kurumlar ise bu süreçte Türkmenler’e onlarca tır insani yardım malzemesi gönderdi. Kalacakları çadır kentleri kurdu.
Kamplarda yaşayan Türkmenlere de yardımlar devam etti. Bu yardımlar sadece Kızılay ve TİKA gibi kurumlardan değil, halktan da geldi. Son olarak Türkiye'nin farklı illerinden gönderilen insani yardım malzemeleri Hatay Valiliği’nin koordinasyonunda Türkmen mültecilere dağıtıldı. Valilik; dağıtılan yardım malzemeleri arasında 900 battaniye, 1 ton gıda maddesi, 500 paketten fazla çocuk maması ve çocuk bezi ile temizlik malzemeleri bulunduğunu açıkladı.
Türk yetkililer de başından beri Suriyeli Türkmenlerin yanında oldukları mesajını verdi. Özellikle Bayırbucak'a saldırıların sürdüğü dönemde Başbakan Ahmet Davutoğlu; Rusya'yı DAİŞ'i değil, Türkmenler’in yaşadığı bölgeleri hedef almakla eleştirdi. Davutoğlu, "Türkmen kardeşlerimiz Rus hava saldırıları dolayısıyla DAİŞ ile mücadele etmek yanında bir de Rus hava saldırılarıyla boğuşmak zorunda kalıyor" uyarısında bulundu.
Türkiye DAİŞ saldırıları ile başlayan süreçte Irak Türkmenleri’ne de yardımı esirgemedi. Türk Kızılayı Irak'a yüzlerce tırlık insani yardım malzemesi gönderdi. Bu malzemeler sadece Türkmenler’e değil, DAİŞ saldırılarının mağdur ettiği tüm etnik ve dini kökenden insanlara dağıtıldı.
AFAD da Irak'ın kuzeyindeki Duhok kenti kırsalında 20 bin kişilik bir kamp kurdu. Bu kampa Türkmenlerin yanı sıra ezidiler de yerleştirildi.
TİKA da evlerini terk etmek zorunda kalan Türkmenler’in ihtiyaçlarının karşılanması için birçok projeyi hayata geçirdi. Kamplarda ekmek fırını kuruldu, Türkmen okullarına ders araç-gereçleri dağıtıldı. TİKA son olarak Kerküklü Türkmen çiftçilere çeşitli modern tarım aletleri sağlayarak üretimi artırmalarının önünü açtı. Türkiye’nin Irak Türkmenleri’ne çeşitli kurumları aracılığı ile yaptığı yardımlar ise sürüyor.