Osmanlı Devleti 19.yüzyılın ortalarına kadar finansman ihtiyaçlarını yabancı ülkelere ve dış piyasalara gereksinim duymadan çeşitli araçlara başvurarak karşılayabilmiştir. Bu dönemde devlet, acil finansman ihtiyaçları için sikkede tağşişe başvurmuş, esham ve kaime ihraç etmiştir. Ancak yüzyılın ikinci yarısında süregelen sorunların etkisiyle merkezi devletin gelirleri ile giderleri arasında yönetilemez hale gelen açıklar, idarecileri yeni finansman kaynakları aramaya zorlamıştır. Dış konjonktürün müsait ikliminde, borç vermeye istekli Avrupalı sermaye çevrelerinin de etkisiyle artık acil finansmana ihtiyaç duyulduğunda en fazla başvurulan yöntem Avrupa sermaye çevreleri ve piyasalarından dış borçlanmaya gitmek olmuştur. Çünkü devletin miktarı ve vadesi ile ihtiyaç duyduğu acil mali kaynağı iç borçlanma ile piyasadan ve Galata bankerlerinden karşılamak mümkün değildi. Bir finansman aracı olarak başvurulan, neredeyse maliyeti faydasını geçen, kâğıt para ihracı da beraberinde getirdiği problemlerle birlikte devletin önemli miktarlardaki mali kaynak ihtiyacını karşılamaktan uzaktı. Bu şartlar altında devlet idaresi dış borçlanmaya bir finansman sağlama aracı olarak bakmaya hızla alışmış ve her ihtiyaç duyduğunda borç vermeye istekli çevrelerin de etkisiyle yeni borç anlaşmaları yapmıştır.
Bâbıâli 1854-1875 arasında 21 yılda 15 kez dış borç almıştır. Bu yıllar hızlı borçlanma dönemidir. Bu dönemde alınan borçların büyük kısmı devletin cari harcamalarında, donanmanın kurulmasında ve bürokrasinin maaşlarının ödenmesinde kullanılmıştır. Ekonomiyi canlandırıp, gelirleri arttıracak alt yapı yatırımlarına çok az kaynak ayrılabilmiştir. Borçların sadece %7,8’i (1870 rumeli Demiryolları İstikrazı) yatırım amacıyla kullanılmıştır. Diğer taraftan alınan borçların sadece %54,5’i yani yarıdan biraz fazlası Hazine için net gelir olarak elde edilebilmiştir. Dolayısıyla Duyun İdaresi’nin kuruluşuna kadar borçlanmanın ilk devresi diyebileceğimiz bu döneme ait borçlanmanın maliyeti hazine için son derece yüksek olmuştur. Bunun en önemli nedeni Osmanlı Devleti’nin Avrupa borsaları nezdindeki mali itibarının düşük olması yanında finansmana duyduğu ihtiyacın yüksekliği ve acilliğiydi. Bu dönem borç anlaşmalarının faiz oranı Avrupa piyasalarına nispetle çok daha yüksek, ortalama %5,6 olmuştur. Elde edilen net gelire göre reel faiz yükü ise ortalama %8,65 gibi bir orana yükselmekteydi. neticede 21 yıl devam eden borçlanmanın bu ilk dönemi -bütçe açıklarının kapatılması için borçlanmaya gidilmesi ve borcun faizinin yine yeni bir borçla kapatılması kısır döngüsü- 1875 yılında ilan edilen Moratoryum’la ve nihayet 1881 yılında Duyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasıyla sonuçlanmıştır. Bu çığırından çıkan kontrolsüz borçlanma devresinden gelinen noktada 1872-73 mali yılı bütçe açığı 3 milyon liraya yaklaşmıştı. Bu açık 20 milyon civarı olan bütçe gelirlerinin %45’ine tekabül ediyordu. 1875 yılı başında borç taksiti 13 milyona ulaşmışken bütçe gelirleri ise sadece 25 milyon liraydı.
Bu dönemde gerçekleştirilen dış borçlanmalar, aracı olan, krediyi veren çevrelere elde ettikleri yüksek faizler ve komisyon gelirleriyle ciddi bir kazanç kapısı haline gelmiştir. Mesela Osmanlı maliyesiyle borç ilişkisi içinde bulunan, dış borçlara aracı olan Galata sarrafları Paris’e yerleşerek malikâneler yaptırmışlardır. Bununla birlikte 1865-1875 arası dönemde İstanbul’da işi sadece Hükümet’e borç vermek olan birçok kredi kurumu kurulmuştur. Zira Moratoryum sonrasında bunların faaliyet alanları ortadan kalkınca piyasadan çekildikleri görülmüştür.
19.yüzılın ortasında başlayıp devletin sonuna kadar, yoğunluğu döneme göre değişse de devam eden dış borçlanma süreci, Osmanlı Devleti’nin ve piyasalarının dünya ekonomisiyle eklemlenmesinde son derece önemli bir yere sahiptir. Borçlanmanın yeri, dış ticaret kadar olmasa da, dolaysız yabancı sermaye yatırımlarına oranla çok daha önemli bir etkiye sahip olmuştur. Zira Osmanlı piyasalarına giren yabancı sermaye miktarı 84.660.000 lirada kalırken dış borçların toplamı 348.376.000 liraya kadar ulaşmıştır. Nihayet bu eklemlenme sürecinin, Avrupa ile merkez-çevre ilişkisi içerisindeki Bâbıâli’nin iktisadi ve mali bünyesine faydadan ziyade ciddi maliyetler yükleyen yönünün öne çıktığı bir tecrübe olduğu söylenebilir.
Sultan II.Abdülhamid Devri Borçlarının ve Borçlanma Politikasının Niteliği
Abdülhamid devri iktisat ve maliye politikalarıyla borçlanmanın karakteri, sultanın kişiliği, özellikleri ve eğilimleriyle doğrudan ilişkili olarak şekillenmiştir. Abdülhamid kişisel hayatında ve sultan olarak yönetim anlayışında savurganlığın karşısında olan bir kişi olmuştur. Bu manada muktesit bir padişah olduğu söylenebilir. Sultan Abdülhamid’in, iktisadi konulara ilgi ve alakasıyla hatırı sayılır derecede iktisat bilgisine sahip yönü öne çıkmıştır. Ticaret şehzadeliğinden itibaren ilgisini çekmiş ve yetenekli olduğu alanlardan olmuştur. İktisadi faaliyetlerdeki ilgisi nedeniyle zirai faaliyetlerde bulunmuş, koyun yetiştiriciliği yapmış, maden işletip borsayla ilgilenmiştir. Maslakta aldığı çiftlikte küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapmış, merinos cinsi koyunlar yetiştirmiştir. venedik’ten aldığı boya hammaddesi üstübeci iç pazarda satarak ticari faaliyetlerde bulunmuştur.
Kişisel serveti ile gerçekleştirdiği girişimlerle ticarete yatkınlığını, iktisadi bilgi ve tecrübesini ortaya koyan Sultan II. Abdülhamid’in takip ettiği borçlanma politikası da kendinden önceki seleflerinden ve sonraki haleflerinden farklı olmuştur. Abdülhamid devri borçlanmaları 1854’ten Duyun İdaresi’nin kurulduğu 1881’e kadar ki borçlanmalara nazaran daha itidalli olup, tasarruf anlayışıyla gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla 1886-1909 dönemi takip edilen borç politikası bakımından “ılımlı borçlanma dönemi” olarak değerlendirilir.
Sultan II. Abdülhamid Devri’nin ilk yıllarında, 1875 moratoryumdan sonra, Osmanlı rus Savaşı’nın masraflarını karşılamak üzere Osmanlı Bankası’ndan borçlanılmıştır. Yanlış maliye ve borçlanma politikasının bir hasılası olarak 1881 yılında Duyun-u Umumiye İdaresi’nin kurulmasından sonra, yaşanan acı tecrübelerin de etkisiyle olacak, 5 yıl süreyle dış borçlanma yapılmamıştır. Bu dönemde mali idare ihtiyaç duyduğu finansmanı temin için Osmanlı Bankası’ndan aldığı avanslarla idare etmiştir. Bu avanslar 1886’da 4,5 milyon liraya ulaştığında aynı yıl bankayla bir borç anlaşması yapılmıştır. Böylece dış borçlanmanın ikinci devresi 1886’da yeniden başlamıştır. 1886’dan 1909’a kadar 21 borç anlaşması yapılmıştır. Borç anlaşmalarının önemli bir kısmının, faiz, itfa bedeli gibi unsurlar bakımından devlet lehine değiştirilmek maksadıyla, “tahvil” edilerek yenileriyle değiştirmek üzere yapıldığı görülür. Bunlar özellikle 1890-1,1891, 1894-2,1902 ve 1903-2, yıllarına ait borç anlaşmalarıdır. Tahvil ile yapılan yeni anlaşma tahvilin toplam değerinden yüksek olup aradaki fark yeni bir borçlanma niteliğine sahip olmuştur.
Öncesinde olduğu gibi dönem içinde dış piyasalardan gerçekleştirilen borç anlaşmalarıyla sağlanan finansman dalgalı borçların tasfiyesinde, bütçe açıklarının kapatılmasında ve cari harcamalarda kullanılmıştır. Ayrıca demiryolu yatırımı, ordunun ihtiyaçlarının giderilmesi gibi alanlar da harcama alanları içinde olmuştur. Yine ilk dönem borçlanmalarında olduğu gibi gümrük gelirleri, bazı resimler, çeşitli vilayetlerin aşarları borç anlaşmaları için teminat olarak gösterilmiştir.
Bu dönemde Duyun İdaresi yoluyla maliye üzerinde oluşturulan etkin denetim ödemelerin düzenli olmasını sağladı. Garanti dışı olan borçlanmalar için sağlam gelir kaynaklarının karşılık gösterilmesi ve Hazine’nin anapara ve faiz ödemelerini sadık bir borçlu olarak zamanında yapması gibi nedenler devletin dış piyasalar nezdindeki mali itibarını hayli arttırmıştır. Bu durumun yansımalarını borçlanma maliyetleri üzerinde görmek mümkündür. Bu dönemin borç yönetimi yeni borçlar için finansman çevreleri açısından riski azaltmıştır. Bu nedenle daha uygun şartlarda yeni borç antlaşmaları yapılabilmiştir. Dönem içinde özellikle askeri harcamaların ve bütçe açıklarının sınırlı olması da dış borçlanmanın azalmasında etkili olmuştur. Dolayısıyla 1881 sonrası devletin anapara ve faiz ödemesi, alınan yeni borçların çok üzerinde seyretmiştir.
Bu dönemde takip edilen borçlanma politikasının öne çıkan en önemli özelliği, yıllık ortalama 2 milyon liralık borçlanma miktarıyla, borçlanmanın kendinden önceki ve sonraki döneme göre büyük oranda ılımlı olmasıdır. Bu miktar 1854-1865 dönemi ortalaması olan 3,7 milyon liradan, 1,7 milyon lira daha azdır. 1865-1879 ortalaması olan 19 milyon kuruştan ise çok daha azdır. Ayrıca borç anlaşmaları 1854-1881 dönemine oranla çok daha iyi şartlarda yapılmıştır. Bu dönemde borçların ihraç fiyatları son derece artmıştır. Önceki dönemde borç miktarlarının ancak % 54.5’u net gelir olarak elde edilirken bu dönemde bu oran % 82,5’a ulaşmıştır. Borçların ortalama faiz oranı 4,2’ye gerilerken reel faiz yükü 3,72 puan gerileyip 4,93’e düşmüştür. Yine borçların itfa fiyatları %1’in altına gerilerken vadeleri de uzatılmıştır. Duyun İdaresi 1911-1912 yılına gelindiğinde Osmanlı Devleti’nin başlıca gelir kaynaklarının 1/3’ünü elinde bulunduruyordu. İdare’nin elindeki gelirlerin en önemli niteliği hazinenin nakit özelliği en fazla olan gelirkaynaklarından olmasıydı. Bu durum Duyun İdaresi’ne terk edilen gelirlerin oransal ağırlığından çok daha fazla etkili olacak şekilde, hükümetin mali bakımdan manevra kabiliyetini kısıtlayan sonuçlar doğurmuştur. Bu şartlar altında, Sultan II. Abdülhamid döneminde devlet kalan varidatla yönetilmek durumundaydı. Bu dönemde hazineye ait gelirlerin önemli bir kısmı ipotek altında iken bile çok daha ılımlı bir borç siyasetinin güdülmesi, Avrupa piyasalarında ve sermaye çevrelerinde Osmanlı Devleti’nin mali itibarını arttıran sonuçlar doğurmuştur. Yapılan borç anlaşmalarında faizlerin çok daha düşük, ihraç fiyatlarının çok daha yüksek olması bu değerlendirmeyi destekleyen unsurlar olarak ileri sürülebilir.
Duyun İdaresi’nden sonra yapılan borçlanmaların bir özelliği de borçlanılan ülkelerde değişikliklerin olmasıdır. Bu zamana kadar Fransa ve İngiltere yegâne dış borç temin edilen piyasalara sahip ülkeler iken, bu dönemde bunların arasına Almanya da katılmıştır. Sultan Abdülhamid’in takip ettiği kendisiyle özdeşleşen “denge siyasetinin” gereği olarak Almanya ile bu dönemde kurulan siyasi, iktisadi ve ticari ilişkiler doğal olarak borç anlaşmalarına da yansımıştır.
Sultan II. Abdülhamid Devrinde Gerçekleştirilen Borç Anlaşmaları
1. 1877 Muhafaza-i Hukuk-ı Osmaniye (Müdafaa-i Milliye) Borçlanması
Osmanlı Devleti ile rusya arasında meydana gelen 93 Harbi’nin (1877-1878) finansmanıyla devlet borçlarının faiz ve amortisman bedellerinin ödenmesi için bu borçlanmaya başvurulmuştur. Bu borç girişimi, 1877 yılında Osmanlı Bankası ve londra’da Glayn Mills, Currie ve ortakları aracılığıyla doğrudan halka müracaat ile gerçekleşmiştir. Mısır vergisi teminat gösterilerek bu kurumlar aracılığıyla piyasaya sunulan bu tahviller, Londra ve Paris borsalarında talep görmemiştir. Bunun üzerine Osmanlı Bankası %5 faizli bu tahvilleri %52 ihraç fiyatıyla tamamen satın almıştır. Borçlanılan miktar 5.500.000 Osmanlı Altını (lira) iken ele geçen miktar ise 2.860.000 lira olmuştur.
2.1886 Gümrükler Borçlanması
Osmanlı Hükümeti Muharrem Kararname’sinden sonra Osmanlı Bankası’ndan çeşitli avanslar almıştı. hükümet bu avansları düzenli borç haline getirmek üzere bu borçlanmayı Osmanlı Bankası ile yapmıştır. Kısa vadeli avansların miktarı 4.500.000 liraydı. Borçlanmanın anaparası 6.500.000 liraydı. Bu anlaşmadan avanslar çıkıldıktan sonra hazineye intikal eden miktar 2.500.000 lira olmuştur. Borçlanmanın faizi %5, amortismanı %1 idi. Borç tahvilleri halka satılmadı. Osmanlı Bankası tahvillerin hepsini satın aldı. Bursa, Beyrut, edirne, İzmir ve Selanik vilayeti gümrük hasılatları borca karşılık olarak gösterildi.
3. 1888 Sayd-ı Mahî (Balık Avı) Borçlanması
Bu borç anlaşması Almanya’dan satın alınan askeri mühimmat bedeli için Deutsche Bank ile yapılmıştır. Borçlanılan miktar 30 milyon marktır. tahvillerin faiz oranı %5, amortismanı %2, ihraç fiyatı %77’dir. Borcun karşılığı Duyun-u Umumiye İdaresi’ne ait olanın dışındaki ipek (harir) öşrü, balık avı, kara avı, ruhsatname resimleri, tömbeki satış resmi ve damga (pul) resmi gösterilmiştir. Osmanlı altını ile borçlanılan miktar 1.617.647 lira iken ele geçen miktar 1.132.352 liradır.
4. 1888 Demiryolu Borçlanması Bu borç anlaşması
1871 yılında başlayan, devlet tarafından yapılan 92 km’lik Haydarpaşa-İzmit demiryolu hattının finansmanı için yapılmıştır. 6.000.000 franklık bu borca karşılık olarak Ankara, İzmir, Kütahya ve Bilecik vilayetlerinin öşrü gösterilmiştir. Ayrıca Haydarpaşa-Ankara hattının tamamı 577 km olup, 99 yıllığına bu bankaya imtiyaz olarak verilmişti.
5. 1890 Tebdil Borçlanması
Hükümet, Duyun-u Umumiye İdaresi ve mümtaz tahvillerin sahibi olan Osmanlı Bankası arasında borçların tebdili (değiştirilmesi) anlaşması yapılmıştır. Anlaşmayla ödeme süresi 25 yıldan 41 yıla çıkarılmıştır. Bu değiştirme işlemi hükümet için büyük faydalar sağlamıştır. Böylece mevcut %5 faizli tahviller %4 faizli bir borca dönüştürülmüştür. Bu değiştirme işlemiyle 159.500 liralık bir tasarruf elde edilmiştir. Devletin itibarı %4 faizle tahvil ihraç edecek derecede artmıştır. Bu tahvillerin hepsini Osmanlı Bankası %75 fiyatla satın almıştır.
6. 1890 Osmaniye Borçlanması
İç ve dalgalı borçların düzenli uzun vadeli borca dönüştürülmesi için, Osmanlı Bankası aracılığıyla hükümet hesabına Osmaniye tahvilatı adıyla 4.999.500 liralık tahvil çıkarılmıştır. İhraç fiyatı %76, amortismanı %1, faizi %4 ve itfa süresi 41 yıldı. Bu borçlanmada hazinenin eline geçen miktar 3.796.580 lira olmuştur. Bu borçlanma için Bursa, Karahisar, Karesi, Kırşehir, Kayseri ve Yozgat aşarından ve gümrük hasılatından toplam 311.000 lira karşılık gösterilmiştir.
7. 1890 Kilometre Teminatı Borçlanması
Selanik-Manastır demiryolu hasılatı yeterli olmadığı için, sözleşme gereği olarak, imtiyaz sahibi Deutsche Bank hesabına ödenmek üzere 547.030 franklık bir borçlanma yapılmıştır.
8. 1891 Borçlanması (Borçların Değişimi)
Osmanlı Bankası ile rotschild kuruluşları arasında yapılan bu borçlanma, 1877 tarihli %5 faizli (Muhafaza-i Hukuk-i Osmaniye) borçlanmasında, faiz oranının %4’e indirilmesiyle bir değiştirme işlemi yapılmıştır. Bu şekilde borçlanılan miktar 6.948.612 liradır. Bu borcun karşılığı eski eshamın karşılığı olan Mısır vergisidir. Yıllık faiz ve amortisman bedellerinin ödenmesi Mısır Hidivi tarafından üstlenilmiştir.
9. 1893 Tömbeki Borçlanması
Hükümet bütçe açığı için bu borçlanmayı gerçekleştirmiştir. Borçlanma anlaşması hükümet ile bir banker grubu adına tömbeki Şirketi Müdürü vikont G.de zoghep arasında yapılmıştır. 1.000.000 liralık bu borçlanmadan Hazine’nin eline geçen 7.000.000 lira olmuştur. Borcun faizi %4, amortisman oranı %1 ve vadesi 41 yıldır. Borcun karşılığı olarak, tömbeki Şirketi’nin inhisar mukabili verdiği yıllık 40.000 lira ile şirketin Yemen, Bağdat ve Basra gümrüklerine ithal edeceği tömbeki resminden kilo başına 2 kuruş resim karşılığı toplanan hasılat gösterilmiştir. Kalan kısım devletin genel gelirlerinden karşılanacaktır. tahvillerin tamamı bankerler gurubu tarafından %70 ihraç bedeli üzerinden satın alınmıştır.
10. 1894 Şark Demiryolu Borçlanması
Bu borçlanma, rumeli demiryolları imtiyazını alan, Rumeli Demiryolu Şirketi’nden 1885 yılında %7 faiz ile alınan 23.000.000 franklık avansın geri ödenmesi için yapılmıştır. Borç anlaşması hükümet ile Deutsche Bank, Banque İnternationale ve bazı Alman bankaları arasında yapılmıştır. Bu sözleşme yoluyla %4 faiz ve %73,5 fiyat ile 40.000.000 franklık bir borçlanma yapılmıştır. 64 senede itfa olunacak borcun karşılığı için, Şark Demiryolları İşletme Şirketi’nin hazineye verdiği yıllık kilometre başına en az 1.500 franklık gelir tahsis edilmiştir.
11. 1894 Borçlanması (Borçların Değişimi)
Bu borçlanma 1854 ve 1871 borçlarının değişimi amacıyla yapılmıştır. Borç anlaşması hükümet ile Osmanlı Bankası, Londra ve Paristeki Rotschild Kardeşler firması arasında yapılarak eski borç tahvilleri değiştirilmiştir. Faiz oranı %3,5, itfa süresi 61 yıl, ihraç fiyatı %91 ve anapara tutarı 8.212.340 sterlindi. Karşılık olarak Mısır vergisi gösterilmiştir. Borç miktarı 9.033.574 lira, ele geçen miktar ise 8.220.522 liradır. Değiştirme işlemi neticesinde kamu harcamaları için hazinenin elinde 580.000 lira (526.779 sterlin) kalmıştır.
12. 1896 Borçlanması
Bu borçlanma Girit isyanı, ermenistan kaynaklı olayların gerektirdiği masraflar haricinde Osmanlı Bankası’na olan borç ve rumeli demiryolu kilometre garantisi için ödenecek miktar için gerekli finansmanı sağlamak maksadıyla Osmanlı Bankası’yla yapılmıştır. Bu anlaşma Aydın, Bursa ve Selanik ağnam resmi ile İzmir, Manisa Afyon ve Denizli’nin palamut, afyon ve zeytin aşarı karşılık gösterilerek 3.272.720 liralık bir borçlanmadır. Faizi %5, amortisman oranı %0,5, ihraç fiyatı %85, itfa süresi 49 yıl 3 ay olan bu borç anlaşmasıyla ele geçen miktar 2.749.084 liradır.
13.1898 Avansı
93 Harbi neticesinde rusya’ya ödenmekte olan harp tazminatının yıllık taksiti olan 350.000 liranın ödenebilmesi için Osmanlı Bankası’ndan 300.000 lira avans alınmıştır. Buna karşılık olarak Aydın, Kosova, Suriye, Halep, Bağdat, Basra ve Yanya vilayetlerinin öşür fazlası gösterilmiştir.
14. 1902 Gümrük Borçlanması (Borçların Değişimi)
1886 yılında Osmanlı Bankası’yla yapılan gümrük borçlanmasıyla var olan borcun yeni bir anlaşmayla değiştirilmesidir. Yeni anlaşma ile 8.640.000 lira olan borcun anaparasına karşılık ele geçen miktar 6.880.016 liradır. Osmanlı Bankası ile yapılan bu borç anlaşmasının eski tahvilleri %5 faizli iken yenileri %4 faizlidir. Amortisman oranı %0,5, ihraç fiyatı %80’dir.
15.1903 Bağdat Demiryolu Borçlanması (1.Tertip)
Bu borçlanma Bağdat Demiryolu (Konya-Basra Körfezi) inşası için Deutsche Bank aracılığıyla yapılmıştır. Borcun faizi %4, itfası %0,087, itfa süresi 98 yıl olup, anaparası 2.376.000 liradır. Konya vilayeti aşarı, Halep ve Urfa sancakları aşarının bir kısmı karşılık olarak gösterilmiştir.
16. 1903 Balık Avı Borcunun Değişimi
1888 yılına ait balık avı (sayd-ı mahi) borç anlaşması değiştirilmek üzere Deutsche Bank ile bu borç anlaşması yapılmıştır. Önceki anlaşmada %5 olan faiz yeni anlaşmada %4 olmuştur. 2.640.000 lira olan bu yeni anlaşmayla hazineye intikal eden miktar 2.112.000 liradır. Amortisman oranı %0,5, ihraç fiyatı %82,5’tur. Duyun İdaresi’ne bırakılanların dışındaki yerlerin balık avı resmi, kara ve deniz avı tezkereleri, tömbeki beyyiesi ve ipek öşrü karşılık olarak gösterilmiştir.33 1903 yılında ayrıca tahvil-i duyun anlaşması yapılmıştır. 1903 yılı itibariyle tedavüldeki B,C ve D tertibi tahvillerin değeri 75.918.000 liraydı. Bu tahviller 32.739.000 lira değerindeki yeni tahvillerle değiştirildi. Böylece devlet 1854-1879 döneminde aldığı borçlar için ikinci bir indirim daha sağlamış oldu. Hükümet’in elde ettiği 43.179.247 liralık indirime karşılık alacaklılar da %4 faizle daha sağlam tahvil sahibi olmuşlardır.
17. 1904 Borçlanması
Bu borç anlaşması hükümet adına Osmanlı Bankası ile Paris’teki bazı Fransız bankalarıyla yapılmıştır. 2.750.000 lira olan borçlanmanın faiz oranı %4, amortisman oranı %0,5, ihraç fiyatı %80, borç vadesi 56 yıldır. Borcun karşılığı Duyun İdaresi’ne ayrılan gelirlerin Hazine’ye kalan kısmıdır.
18. 1901-1905 Borçlanması
Osmanlı Bankası ile 1901 yılında imzalanan %5 faizli bu borç anlaşması, 1905’te yapılan değişikliklerle hayata geçirilmiştir. 5.304.664 lira olan yeni borcun faizi %4, amortismanı %0,5, ihraç fiyatı %81’dir. Selanik, İzmir, edirne, Bursa ve Beyrut gümrükleri hasılatının bir kısmı, Duyun İdaresi için ayrılan aşardan hükümet hissesine ait resim ile bazı vilayet, sancak ve kazaların aşarı bu borca karşılık olarak gösterilmiştir.
19. 1905 Askeri Teçhizat Borçlanması
Hükümetin Almanya’dan aldığı askeri mühimmat, Anadolu demiryolları ile Deutsche Bank’a olan avans borçları için 2.640.000 liralık bu borç anlaşması yapılmıştır. ele geçen miktarı 2.098.000 lira olan borcun faizi %4, amortismanı %0.5, vadesi 56 yıldır. Bu borç için, Duyun İdaresi’ne ait gelirlere yapılan %6 zam, gümrüklerden askeri donanım için alınan ek vergiler karşılık gösterilmiştir.
20. 1906 Borçlanması ve Borçların Değiştirilmesi
Duyun İdaresi ve Osmanlı Bankası arasında yapılan bu borçlanmayla 1890 ve 1906 tarihli tahviller değiştirilerek mahsup edilmiştir. 9.537.000 liralık sözleşmeyle bu yıllara ait tahviller ödendikten sonra hükümetin elinde 1.368.000 lira kalmıştır. tahvillerin faizi %4 ihraç fiyatı %87,5 olmuştur. Gümrükler ve bazı illerin aşarı karşılık gösterilmiştir.
21.1908 Bağdat Demiryolu Borçlanması (II ve III.Tertip)
Bağdat Demiryolu hattının takriben 840 km olan Bulgurlu-Halep, tellihabeş-Halep kısmının kilometre teminatı için bu borçlanma yapılmıştır. Sözleşme hükümet, Bağdat Demiryolu Şirketi, Deutsche Bank ve Duyun İdaresi arasında yapılmıştır. İki ve üç tertipte toplam 9.988.000 lira olan bu borcun faizi %4, ihraç fiyatı %100, amortisman oranı %0,087, borcun vadesi 97,5 yıldır. Karşılık olarak Duyun İdaresi’ne bırakılan gelirler fazlasından Bulgurlu, Halep, tellihabeş-Habeş gelirlerinden hükümet hissesine düşen gelirler gösterilmiştir.
22.1908 Borçlanması
Sultan Abdülhamid Devri’nin son, Meşrutiyet Devri’nin ilk borçlanmasıdır. 19 eylül 1908 tarihinde yapılıp, 16 Mart 1909’da yürürlüğe konan bu borçlanma bütçe açığının kapatılması için Osmanlı Bankası ile yapılmıştır. Borcun yekûnu 4.711.124 lira iken ele geçen miktar 3.910.000 liradır. Borcun faizi %4, ihraç fiyatı %85, amortisman oranı %0,5 ve vadesi 56 yıldır. Karşılık olarak gümrük gelirlerinin bir kısmı ile Duyun İdaresi’nin kilometre teminatı olarak aldığı gelir fazlasının bir bölümü gösterilmiştir.
Parvus efendi, ilk borcun alındığı 1854’ten başlayarak imparatorluğun sonuna kadar devam eden borçlanma sürecine ilişkin yaptığı bir değerlendirmede; “Türkiye’nin borç işlerini tanzim etmek, kendisinin mali esaretten kurtularak iktisadi bağımsızlığa mazhar olması yolunda gözetilecek başlıca bir esastır” tespitini yapar. Parvus burada, Osmanlı Devleti için mali ve iktisadi bağımsızlığa giden yolun daha rasyonel borçlanma politikalarından ve borç yönetiminden geçtiğine dikkat çekmiştir. Bu devrin borçlanma politikası ve borç yönetiminin, ilk devrin bıraktığı acı tecrübenin de etkisiyle Parvus’un da altını çizdiği bir hassasiyetle idare edildiği söylenebilir. zira 1886-1909 döneminde borçlara ilişkin takip edilen politikanın ve borç yönetim tarzının, selef ve haleflerinin aksine II.Abdülhamid’in devleti yönetme kabiliyeti ve iradesine içerde ve dışarda güç kattığı anlaşılmaktadır. Sultan II.Abdülhamid’in, saltanat devrine tesadüf eden yıllarda İstanbul’a bir seyahat düzenleyen İskandinav seyyah/yazar K.Humsun’un “Abdülhamid Türkiye’ye uzun senelerdir sahip olmadığı bir itibar kazandırmış gibi görünüyor” diyerek bu durumu tespit ettiği görülür. Avrupa’da, idare sistemi ve takip ettiği politikalar nedeniyle hakkında karalama kampanyaları yürütülen Sultan Abdülhamid devrine ilişkin, yine aynı mahalleden gözlemci bir nazarın bu değerlendirmesi ayrıca önemlidir.
Bir diğer açıdan bakıldığında, sermayesi ve kurucuları yabancı olan bir bankaya Bank-ı Osmani-i Şahane adıyla 1863 yılında merkez bankası gibi görevler yükleyen devletin, sürekli karşı karşıya kaldığı finansman ihtiyacı, yönetmekte zorlandığı dış borç yükü, 1881’den itibaren Duyun İdaresi’nin idari sistem içindeki varlığı ile birlikte, bu dönemde Sultan Abdülhamid’in şahsında, Osmanlı Devleti’nin verdiği beka mücadelesinde muhatap olduğu devletler nezdinde bağımsız politikalar üreterek hayata geçirme özgürlüğünü sınırlandırdığı söylenebilir. Nihayet Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesine müsaade edilmesi şartına karşılık borçları pazarlık konusu yapabilmesinden, İngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya başta olmak üzere dış dünya ile siyasi, askeri, iktisadi ve mali bakımdan yürütülen ilişkilere kadar birçok problemli alanın, devletin borçlarından kaynaklı ortaya çıkan sorunlar yumağından beslendiği görülür.