Erdoğan: Ey aydın müsveddeleri

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,bir grup akademisyenin imzaladığı ve dün kamuoyuna duyurulan bildiriye de değinerek, "Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz" diye konuştu.

MİLLETİN EVİNE HOŞGELDİNİZ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara'da düzenlenen Büyükelçiler Konferansı dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde yurt dışından gelen ve merkezde görevli büyükelçiler için düzenlenen yemekte yaptığı konuşmaya, büyükelçileri selamlayarak başladı. Erdoğan, 8. Büyükelçiler Konferansı vesilesiyle büyükelçilerle bir araya gelmekten dolayı büyük memnuniyet içinde olduğunu belirterek, "Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ne, milletin evine hoşgeldiniz" diye konuştu.

AKADEMİSYEN GÜRUH

Ardından sözü terör operasyonlarına karşı devleti suçlayan bir bildiri kaleme alan 1128 akademisyene getiren Erdoğan,
Ülkede ortaya çıkan zorlukların farkında olduklarını, kendilerine güya "akademisyen" ve "araştırmacı" unvanı yakıştırmış bir güruhun ortaya çıktığını söyledi.

Bu güruhun, terör örgütünün eylemlerine karşı vatandaşlarını ve topraklarını savunan devlete dil uzattıklarını vurgulayan Erdoğan, "Neymiş efendim, 'hak ve özgürlükler ihlal ediliyormuş.' Evet, terör örgütünün eylemleri yüzünden bölgede yaşayan milyonlarca vatandaşımızın hak ve özgürlükleri ihlal ediliyor. Ama bu ihlali yapan devlet değil, terör örgütünün ta kendisidir" ifadesini kullandı.

MANDACI ZİHNİYET 

Erdoğan, hendekleri barikatlarla kapatanın terör örgütü olduğuna dikkati çekerek, yollara, köprülere bombalar döşeyerek, seyahat özgürlüğünü engelleyenin de terör örgütü olduğunu dile getirdi.

Okulları, hastaneleri, camileri, kütüphaneleri, evleri ve iş yerlerini yakarak, ambulans ve itfaiye araçlarını kurşunlayarak vatandaşa hayatı zehredenin terör örgütü olduğunu belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Evlerin duvarlarını delip, insanların yatak odalarından geçen tüneller açarak vatandaşımızın hak ve özgürlüklerini ihlal eden yine terör örgütüdür. Tüm bu gerçeklere rağmen kendilerine 'akademisyen' diyen güruh, bildiri yayınlayıp devleti suçluyor. Sadece bununla da kalmıyor, gelişmeleri takip etmek üzere yabancıları ülkemize davet ediyorlar. Bunun adı 'müstemleke zihniyetidir', bunun adı 'mandacılıktır.' Türkiye, bu zihniyetin ihanetiyle yüz yıl önce de karşılaştı. O zaman da bu ülkeyi ancak yabancıların düzeltebileceğine inanan ve kendilerine yine 'aydın' diyen mandacı bir güruh vardı.

KÜRT SORUNU YOKTUR 

Milletimiz, Kurtuluş Savaşı'nı zaferle sonuçlandırıp, istiklalini kazanarak bunlara hak ettikleri cevabı vermişti. Ama maalesef Cumhuriyetimizi kurduktan sonra bu müstemlekecilerin gelip yine köşe başlarını tuttuklarını gördük. Bugün de üstelik çoğu maaşını devletten alan, cebinde bu devletin kimliğini, pasaportunu taşıyan, ülke ortalamasının oldukça üzerinde bir refah seviyesine sahip sözde aydınların ihanetiyle karşı karşıyayız."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, salonda kendisini dinleyenlere seslenerek, "Buradan tüm Türkiye'ye, tüm dünyaya şu mesajı vermek istiyorum; Türkiye'nin Kürt vatandaşlarıyla hiçbir sorunu yoktur. Yani Türkiye'de Kürt sorunu diye bir mesele yoktur. Her kesim gibi Kürt kardeşlerimizin kendilerine yaşadıkları yerlere mahsus sıkıntıları olabilir, bunları oturur kendileriyle konuşur, çözeriz" dedi.

AYDIN MÜSVETTELERİ

Son 14 senede Güneydoğu ve Doğu'ya, Batı'da ne varsa taşındığını, götürüldüğünü kaydeden Erdoğan, "Bugün Türkiye'nin sorunu dünyada pek çok ülkenin de bizar olduğu terör sorunudur, Kürt sorunu değildir. Kendimizi aldatmayalım. Bunu çok iyi anlatmamız lazım. Ama bu aydın müsveddeleri, ne yazık ki kalkıp devletin bir katliam yaptığından bahsediyor. Ey aydın müsveddeleri, siz karanlıksınız karanlık. Aydın falan değilsiniz. Sizler ne Güneydoğu'yu ne Doğu'yu, buraların adresini bilemeyecek kadar karanlıksınız ve cahilsiniz. Ama oraları bizler kendi evimizin yolu gibi, adresi gibi çok iyi biliriz" diye konuştu.

YASİN BÖRÜ ÖLDÜRÜLÜRKEN NEREDEYDİNİZ 

Erdoğan, eğer bugün Güneydoğu'nun her yanına havalimanları, üniversiteler gitmişse, camileri ve okullarıyla bütün bölge zengin bir hale gelmişse, bu durumun kendilerinin bölgedeki Kürtlere verdikleri değerin bir göstergesi olduğuna işaret etti.

Terör örgütünün ne yaptığı sorusunu yönelten Erdoğan, şu anda evlerin boşaltıldığını, bu evlere tüneller kazımak suretiyle oralarda terörü estirdiklerini aktardı.

Erdoğan, hiç kimsenin Yasin Börü'yü konuşmadığını belirterek, "Ne yapıyorlardı bunlar? Kurban eti dağıtıyorlardı. Üçüncü kattan aşağı atmak suretiyle ondan sonra da arabayla üzerinden geçmek suretiyle onu maalesef şehit ettiler. 6-7-8 Ekim'de olan olayların faili kim? Bütün Kürt kardeşlerimizi sokağa dökmek suretiyle orada 50 kişinin ölümüne sebep olan kim? Neredeydiniz aydınlar, sözde aydınlar, sesiniz çıktı mı? Kalkıp da bunu lanetlediniz mi" değerlendirmesini yaptı.

"BEN KENDİLERİNİ TÜRKİYE'YE DAVET EDİYORUM"

Sorunun bir tarafında millet ve devletin, diğer tarafında ise elinde silahıyla, bombasıyla, molotofuyla teröristlerin bulunduğunun altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Sözde akademisyenler bildirisine imza atan, isimleri bizden ama zihinleri bize yabancı tipleri bir kenara bırakıyorum. Sizden de şimdi bu konuda özellikle bir gayret istiyorum. Bu şekilde yabancı akademisyenlere benim bir teklifim var. Ben kendilerini Türkiye'ye davet ediyorum. Buyursunlar, Türkiye'ye gelsinler öyle kuru kuruya imza atmakla olmaz. Gel Türkiye'ye. A'dan Z'ye, Güneydoğu'da, Doğu'da bütün bu bölgelerde ne oluyor ne bitiyor, bunları müdellel olarak biz kendilerine anlatmaya hazırız.

Türkiye'deki sorunun, devlet tarafından 'hukukun çiğnenmesi mi yoksa terör örgütünün vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini gasbetmesi mi' olduğunu gelsinler kendi gözleriyle bizzat görsünler. Mesela, Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçimiz, daha önce de Türkiye'nin terör örgütüne yönelik operasyonlarıyla ilgili açıklama yapan Chomsky'i davet etsin. Kendisini bölgede misafir edelim.

Gerçekleri bu akademisyen sıfatlı beşinci kol elemanları aracılığıyla değil kendi gözleriyle görsün. Diğer ülkelerdeki bu şekilde düşünen gönlü ve zihni açık akademisyenleri de çağıralım. Ülkemize gelsinler, bölgeyi gezdirelim. Dünya kamuoyuna gerçekleri bu şekilde çok daha doğru ve etkin şekilde aktarabileceğimize inanıyorum."

"BİZİM BU SÖZDE AKADEMİSYENLERDEN İZİN ALACAK HALİMİZ YOK"

"Bizim bu sözde akademisyenlerden izin alacak halimiz yok" diyen Erdoğan, hukukta böyle bir kaidenin olmadığını vurguladı. Bunu herkesin çok iyi bilmesi gerektiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunların haddini de bilmesi lazım. Biz bu ülkede 78 milyonun can güvenliğini, mal güvenliğini korumakla mükellefiz. Devletin görevi budur. Bunu da silahlı kuvvetlerimizle, polisimizle, geçici gönüllü köy korucularımızla birlikte yürütüyoruz. Sizlerden görev yaptığınız ülkelerdeki muhataplarınıza bu gerçeği tüm çıplaklığı ile anlatmanızı ve terörle mücadelemize destek sağlamanızı özellikle bekliyorum.

Buradan hükümetimize, bakanlıklarımıza, ilgili tüm kurumlarımıza çağrıda bulunuyorum. Bu devletin ekmeğini yiyip de bu devlete düşmanlık eden herkes, hiç vakit kaybedilmeksizin, en kısa sürede hak ettiği cezaya çarptırılmalıdır. Ne okulda ne hastanede ne adliyede ne emniyette ne maliyede ne tarımda hiçbir kurumumuzda, ülkesinin bütünlüğüne, milletinin birliğine karşı tavır içinde olan kamu çalışanı olamaz. Böyle bir duruma kesinlikle müsaade edemeyiz. Bu şahsımla birlikte, milletimin de hissiyatıdır. Tüm ilgili kurumlarımızı bu konuda hassas olmaya ve görevlerini yerine getirmeye davet ediyorum."

Anahtar Kelimeler:
1
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.