Kılıçdaroğlu, TOBB'da kan dökmekten filan bahsetti

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "TOBB gibi Türkiye'nin gözü yüreği olan, bütün dünyanın ilgiyle izlediği bir genel kurula, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı katılamıyor. Neden katılamıyor, kim engel oluyor? Bu sorunun yanıtını bulmadan, demokrasi sözcüğünün d'sini bile ağzımıza alamayız" dedi.

Böyle bir Başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsin

Başkanlık sistemi tartışmalarına da değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Anayasa darbe hukukuyla beraber ele alınacaksa, Anayasayı değiştirelim. 'Darbe hukuku kalsın, biz bu anayasayı değiştirelim.' Ne için? 'Başkanlık sistemini getireceğiz.'

Nasıl bir başkanlık sistemi? Bir kişi konuşacak, Türkiye susacak. Bir kişi konuşacak, hakim ona göre karar verecek. Bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak. Bir kişi konuşacak, istediği adam hapse girecek. Neymiş? Böyle başkanlık sistemi. Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz."

Kılıçdaroğlu, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde düzenlenen TOBB 72. Genel Kurulu'nda, protokolün önemli olduğunu ancak konuşmasının TOBB'un üyelerine yönelik olacağını belirtti.

Kendisinden önce TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun duygulu bir konuşma yaptığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Kimseyi üzmemek adına da her bakanı da özenle konuşmasının belli yerlerine yerleştirdi. Elbette bunu yapabilir ama ben şunu beklerdim; iş dünyasının yaşadığı sorunların çok daha net bir şekilde dile getirilmesini isterdim. İzin verirseniz o bölümü ben yerine getirmiş olayım." diye konuştu.

TOBB'un 72. Genel Kurulu'nun yapıldığını anımsatan Kılıçdaroğlu, genel kurulların bir özelliğinin de Türkiye'nin sorunlarının açık bir şekilde dile getirildiği yerler olduğunu söyledi.

Bu nedenle Türkiye'nin içinde bulunduğu sorunları ana başlıklar altında sunmaya çalışacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, Cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşadığını iddia etti.

Kemal Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Düşünün, TOBB gibi Türkiye'nin gözü yüreği olan, bütün dünyanın ilgiyle izlediği bir genel kurula, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakan'ı katılamıyor. Neden katılamıyor, kim engel oluyor? Bu sorunun yanıtını bulmadan, demokrasi sözcüğünün d'sini bile ağzımıza alamayız.

Son iki seçimde Sayın Davutoğlu bir başarı elde etti. Bir seçimde yüzde 40, öbür seçimde yüzde 49 oy aldı. Meşru bir hükümetti. Geldi, başbakanlık koltuğuna oturdu.

Neye göre? Yasalara göre, teamüllere göre, geleneklere göre... Bir sabah kendisini saraya çağırdılar, 'görevi bıracaksın.' Neye göre bırakacaksın? 23 milyon 600 bin kişinin oyunu almış bir siyasi partinin genel başkanına bir kişi çıkıp diyor ki 'görevi bıracaksın.'

Onun yanıtı; 'emredersiniz öğleden sonra bırakıyorum.' Bu demokrasi mi? Hani milli irade nerede? 'Sabah milli irade, akşam milli irade, gece milli irade.' 23 milyon 600 kişinin oyunu çöpe atmaya kimin hakkı, kimin yetkisi var? Bu sorunun cevabını hep beraber sorgulamak zorundayız."

- "Türkiye'nin tek temel sorunu vardı"

Türkiye'nin 2002'de tek temel sorununun ekonomi olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, 14 yıl sonraya bakıldığında ise bugün 5 temel sorun alanı bulunduğunu savundu.

Bunları ekonomi, demokrasi, dış politika, eğitim ve toplumsal barış olarak sıralayan Kılıçdaroğlu, salondakilere "Ekonominin gidişatından gerçekten memnun musunuz?" diye sordu.

Türkiye'deki işsizliğin 2002'den çok daha ileride bulunduğunu, iş bulma umudunu kaybedenlerle sayının 6 milyona ulaştığını aktaran Kılıçdaroğlu, üniversite mezunlarında ise işsizlik oranının yüzde 27'e ulaştığına dikkati çekti.

Devletin resmi rakamlarına göre yoksul sayısının da 17 milyon olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, turizmcinin ise "kan ağladığını" vurguladı.

Meclis'te yapılacak yeni bir düzenleme ile elektrik faturasındaki kayıp kaçak bedelinin, faturasını düzgün ödeyenlerden tahsil edileceğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Hangi gerekçeyle alıyorlar? Yarın vergi kaçıranların vergisini de herhalde düzgün vergi ödeyenlerden alacaklar. O kapıyı aralıyorlar herhalde. Ben itiraz ediyorum, sizin de itiraz etmenizi istiyorum." ifadesini kullandı.

- "Peki Türkiye büyümüyor mu?"

Kendisine, "Peki Türkiye büyümüyor mu?" sorusunun yöneltilebileceğini aktaran Kılıçdaroğlu, "Elbette büyüyor, gelişiyor. Ama büyümeyi ve gelişmeyi aynı konumda olan ülkelerle kıyasladığınızda bir sonuç çıkarırsınız.

Gelişmekte olan ülkelerin son 7 yılında ortalama büyüme yüzde 5,2. Peki Türkiye, 3,4. Yani gelişmekte olan ülkelerin arkasında nal toplayan bir Türkiye. Bu doğru değil, buna hepimizin itiraz etmesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.

Kılıçdaroğlu, bu durumun herkes tarafından sorgulanması gerektiğinin altını çizerek şöyle devam etti:

"Bu salonda işsizliğe bir çözüm bulundu. Eski başbakan yeni cumhurbaşkanımız geldi dedi ki; 'TOBB'un 1,5 milyon üyesi var. Her işveren bir işçi alırsa, işsizlik sorununu çözeriz.' dedi. Bunu daha önce Trakya'da da söylemişti. Ben merak ediyorum, herhalde hiç kimse Sayın Cumhurbaşkanı'nı kırmaz.

Herhalde dün hepiniz koşa koşa gittiniz doğrudan insan kaynakları müdürüne telefon ettiniz, 'Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir talimat verdi hemen bir işçi bulup alalım.'

Dediniz mi? Adım gibi biliyorum demediniz. Neden? Ticaret ayrı bir şey. Peki ben merak ediyorum, işsizliğe bu çözümü bulanın Allah aşkına ekonomi diploması var mıdır? Böyle bir çözüm dünyanın hangi ülkesinde üretilmiştir."

İcra dairelerindeki dosya sayısının 2002'de 8 milyon iken şimdi ise 24 milyona yükseldiğini belirten Kılıçdaroğlu, törenle icra daireleri açıldığını söyledi.

Türkiye'nin orta gelir tuzağında olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, kişi başı gelirin 9 bin dolarlarda olduğunu vurguladı. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin ayrıca orta teknoloji ve orta beşeri sermaye tuzağında olduğunu da ileri sürerek, "Türkiye bu tuzakları aşmadıkça dünyayla rekabet etme şansı yoktur." dedi.

- "27 şehirde nüfus azalması var"

Anadolu'nun içinin boşaldığını iddia eden CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, 27 şehirde nüfus azalması olduğunu dile getirdi.

İkinci sorun alanının ise demokrasi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, demokrasinin olmadığı yerde büyümenin, can ve mal güvenliğinin olamayacağını savundu.

Hisarcıklıoğlu'nun konuşmasında "Yeni anayasa yapılacaksa bizim can ve mal güvenliğimiz, güvence altına alınmalıdır." dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Can ve mal güvenliğinizin olmadığını siz de biliyorsunuz. Peki ben size şu soruyu soruyorum; 'yargı ve yasama benim için ayak bağıdır' dendiği zaman içinizden bir yürekli insan çıkıp neden itiraz etmedi?

Siz madem demokrasiyi savunuyordunuz neden itiraz etmediniz? Yargıtay Başkanımız açıkladı, 'Yargıya güven yüzde 30'lara düştü' diye. Bir ülkede adalet yoksa, o ülkede devlet, güven yoktur. Bir ülkede adalet mülkün temelidir.

İnsani gelişmişlik endeksinde, 2015'te 3 sıra geriledik. 69'uncu sıradan 72'nci sıraya geriledik. 150 yıldır parlamenter sistem geleneğimiz var. Osmanlı'dan geliyor. Şimdi parlamenter sistemi tukaka yaptık. 'Dünyanın en kötü sistemi' diye satmaya çalışıyoruz. Bakın bütün Avrupa'ya, bütün gelişmiş ülkelere... Birisi hariç hepsinde parlamenter sistem var.

Yine size soruyorum; 'Parlamenter sistem bekleme odasına alınmıştır' dediğinde neden içinizden birisi itiraz etmedi? Bu 'ben milli iradeyi tanımıyorum' demektir.

Yine size söylüyorum ve sitem de ediyorum, kusura bakmayın. Benim sitem etme hakkım var. Bütün yükü benim sırtıma yükleyerek demokrasi arayışı içine girmemelisiniz, destek vermelisiniz."

Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmail Kahraman'ın laiklikle ilgili sözlerini hatırlatarak, "(Laiklik anayasadan çıkarılmalıdır) diyor. Niye itiraz etmiyorsunuz? Sizin unvanınızın başında Türkiye yok mu? TBMM'nin Başkanı kalkacak 'laiklik anayasadan çıkarılmalıdır' diyecek, kusura bakmayın ama TÜSİAD kadar yürekli olamayacaksınız, bunu kabul edemiyorum." açıklamasını yaptı.

- "Esad'ı savunmakla suçlandık"

Üçüncü sorun alanının ise dış politika olduğunu öne süren Kılıçdaroğlu, hükümete defalarca "Türkiye'yi Ortadoğu bataklığına götürmeyin" dediklerini hatırlattı.

Bunu söylediklerinde "Esad'ı savunmakla" suçlandıklarını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Niye savunalım? Biz kimseyi savunmuyoruz. Biz sadece ve sadece güzel Türkiye'yi savunuyoruz." dedi.

Dış politikanın iktidarıyla muhalefetiyle milli olmak zorunda olduğunu değerlendiren Kılıçdaroğlu, dış politikayı "ortak ses çıkarılacak alan" olarak tanımladı.

Kılıçdaroğlu, dış politikanın asla iç politika malzemesi haline getirilmemesi gerektiğinin altını çizerek, şunları kaydetti:

"Sıfır sorunla yola çıktılar, hiç itiraz etmedik. Keşke dedik. Şimdi. Çok şükür bir komşumuz kalmadı. Dünyanın öbür ucunda sana ne kardeşim Mısır'dan. Mısır'da demokrasi yokmuş, sen dön kendi ülkene bak. Senin ülkende insanlar düşüncelerini açıklıyorlar mı?

Neredeyse Kilis düştü düşecek

Suriye'ye gideceklerdi, Emevi Camisi'nde namaz kılacaklardı. Buyrun gidin kılın bakalım. Uçağını bile gönderemez hale getirdiler seni.

Seni Türkiye'ye hapsettiler. Bu benim ağrıma gidiyor. '24 saatte Halep'e gideriz' diye açıklama yapıyorlardı. Neredeyse Kilis düştü düşecek, her gün toplar, roketler atılıyor.

Sayın Hisarcıklıoğlu dedi ki 'Kilis'e Dünya Barış Ödülü verilmeli.' Allah aşkına Sayın Hisarcıklıoğlu Kilis'e bir gidin. En çok heyet gönderen benim. Nüfus yarı yarıya değil, şu anda Kilis bir Suriye şehridir.

Orada Suriyeliler iş yeri açmışlar. Hiçbirisi vergisi ödemez, ikinci sınıf vatandaştır Kilisliler. Bir şehir hükümet arıyor, gazeteye ilan vererek. Böyle bir şey olabilir mi? İsrail'le, Mısır'la, İran'la, Rusya'yla kavga ettik, şimdi sıra geldi AB'ye. Oradan da bizi nasıl atarlar onun formülünü arıyorlar. Bu olamaz. Buna izin vermemeliyiz."

Kılıçdaroğlu, Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesinde düzenlenen, TOBB 72. Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmada, eğitim sisteminin önemine işaret etti.

Eğitim sistemi düzeltilmezse Türkiye'nin başarı şansının olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın 14 yılda 13 kez eğitim sistemini değiştirdiğini, bundan ailelerin şikayetçi olduğunu savundu. Kılıçdaroğlu, Finlandiya'nın eğitim sisteminde yaptığı reformla bugün Avrupa'nın en yüksek gelire sahip ülkelerinden biri haline geldiğini dile getirdi.

Türkiye'de 2002'de bir tek terör olayı bile yokken, bugün Güneydoğu Anadolu'nun kan gölüne döndüğünü belirten Kılıçdaroğlu, iktidarın, terör örgütünün Güneydoğu'da mahkemeler, vergi ve askere alma daireleri kurmasına, trafik kontrolleri yapmasına, silah dağıtıp, patlayıcılar yerleştirmesine göz yumduğunu iddia etti.

Güvenlik güçlerinin, 2014'te, valiliklere yaptığı 290 müdahale talebinden, 282'sine "hayır" yanıtı verildiğini öne süren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bu hale bilinçli bir politikayla getirildiğini ileri sürdü.

Kürt sorununun çözüm yerinin TBMM olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, sorunun, "tam demokrasi ve özgürlük" ile çözülebileceğini söyledi.

Kürt sorununun çözümüyle ilgili "22 soru 22 cevap" adlı bir kitapçık hazırladıklarını belirten Kılıçdaroğlu, isteyen TOBB üyelerine bu kitapçıklardan gönderebileceklerini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de son dönemde DAEŞ terörünün de ortaya çıktığına işaret ederek, TOBB üyelerine, "14 yıldır ülkeyi yönetenlere, ülkeyi bu hale nasıl getirdiniz diye sormayacak mısınız?" dedi.

- "CHP tırlarla yardım gönderiyor"

Türkiye'nin, Güneydoğu'da yaşanan sorunu kendisinin çözmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sorunun çözümü için samimi ve dürüst olunması, kişisel bir ajandanın olmaması, hesabının verilemeyeceği taahhütlerde bulunmaması, millete ve muhalefete sürekli bilgi verilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Kılıçdaroğlu, terörden kaçıp, bir yerlere sığınan vatandaşlara tırlarla yardım götüren tek partinin CHP olduğunu bildirdi.

CHP'ye, "Vizyonu, stratejisi yok, dünyayı okumuyor, Türkiye'nin gerçeklerini bilmiyor" gibi eleştirilerin yapıldığını aktaran Kılıçdaroğlu, partisinin vizyonu ve stratejisi hakkında bilgi verdi. CHP'nin tam demokrasi istediğini, bunun olmadığı hiçbir ülkenin büyüyemeyeceğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, bunun için yüzde 10'luk seçim barajının kaldırılmasının, yargı bağımsızlığının, kürsü dokunulmazlığının, düşünceyi açıklama ve medya özgürlüğünün gerekli olduğuna işaret etti.

- "Darbe hukuku da değişmeli"

Kılıçdaroğlu, Anayasa'nın 65 maddesinin, koalisyon hükümeti döneminde değiştirildiğini belirterek, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, anayasa değişikliğine ilişkin kendilerine yaptığı ziyareti hatırlattı.

Kılıçdaroğlu, mevcut anayasada, "Basın hürdür, sansür edilemez, yargı bağımsız ve tarafsızdır" gibi ifadelerin yer aldığını anımsatarak, "Anayasayı yazsak ne yazacağız? Aynı şeyleri yazacağız. Darbe hukukunu değişireceksek, bu Anayasayı değiştirmenin bir anlamı olur" dedi.

 

-"Sanki çocuk kandırıyorlar"

CHP'nin "Anayasanın ilk dört maddesine dokunulamaz" dediğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, elindeki anayasa kitapçığından, ilk dört maddeyi okuyarak, şunları ifade etti:

"Madde bir; 'Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.' Neyini değiştireceğiz o maddenin? Cumhuriyet fazilettir, Cumhuriyetimizle gurur duyuyoruz, nokta. Cumhuriyetin nitelikleri madde iki; 'Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.' Nesini değiştireceksin? Orada var ya Atatürk milliyetçiliği, 'Atatürk adını nasıl çıkarırız oradan?' Bütün formül onun üzerine kurulu. Kardeşim sen kim olursan ol, ne kadar güçlü olursan ol, Atatürk'ün adını anayasadan çıkaramazsın. Madde üç; 'Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Milli marşı İstiklal Marşı'dır. Başkenti Ankara’dır.' Nesini değiştireceksin? Biz, İstiklal Marşımızla, bayrağımızla gurur duyuyoruz."

İktidarın, "ilk üç madde kalabilir, dördüncü maddeyi değiştirebiliriz" dediğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Dördüncü madde ne? İlk üç madde hakkında değişiklik önergesi dahi verilemez. 'Bunu şimdi kaldırırız, zamanı gelirse değişiklik önergesiyle bunu sağlarız.' Sanıyorlar ki çocuk kandırıyorlar. Hiç kimsenin endişesi olmasın. Bir tek CHP'li Meclis'te varsa, bütün bunların gerçekleşmesine engel olur." diye konuştu.

- "Atatürk'ün sözünü fabrika kapılarına asın"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ahlaki kuralı olmayan bir siyaset kurumunun olduğunu, siyasi ahlak yasasının çıkarılması gerektiğini belirtti.

Üreten Türkiye'nin önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkumdurlar." sözünün bütün fabrikaların kapısına yazılmasını istedi.

Türkiye'nin, katma değeri yüksek ürünler üretmesi gerektiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, ancak üniversiteleri bilgi üreten bir Türkiye'nin katma değeri yüksek ürünler geliştirebileceğini vurguladı.

Bilgi üretmek için üniversitelerin bilimsel, idari ve mali özerkliğinin olması gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, dünya "4. sanayi devrimi, yapay zeka, dijital dünya"dan bahsederken, Türkiye'deki siyasetçilerin yol, köprü ve inşaattan konuştuğunu savundu.

"Güçlü sosyal devlet" vurgusu yapan Kılıçdaroğlu, bir ülkede güçlü bir sosyal devlet yoksa, o ülkenin iç barışı sağlayamayacağını söyledi.

- "Kardeşçe yaşamak istiyoruz"

Kılıçdaroğlu, CHP'nin "Merkez Türkiye" projesini de anlatarak, "sürdürülebilirlik"in önemine işaret ederek, bunun için güçlü devlet ve kurumlar ile liyakatın gerekli olduğunu belitti.

Türkiye'deki iş dünyasının sorunlarını bildiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin temel sorunlarının akılla, mantıkla, birikimle, sevgi ve saygıyla çözülebileceğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'ye birinci sınıf demokrasinin gerekli olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Kimse etnik kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü asla ötekileştirilmemeli, bütün insanlar kucaklanmalı. Biz bu ülkede insanca yaşamak istiyoruz. Bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçe yamak istiyoruz."

 

Anahtar Kelimeler:
KılıçdaroğluTOBB
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.